25 Mart 2009 Çarşamba


oyun

sana şiir yazmayacağım bugün
değilsin fikrinde
değilsin sözlerimde
düşümde...
yüreğimde...
saçlarımda baharın kokusu
ellerimde nisan yağmuru...
yaşamak başka güzel bugün...
yosun gözlerin geçmiyor gözlerim önünden
başak saçların şavkı vurmuyor asumanıma
sana şiir yazmayacağım bugün
değilsin hecelerimde
değilsin yüreğimde

24 Mart 2009 Salı

SENSİZLİK

Gözlerimdeki yorgun çiy taneleri

Süzülürken damla damla toprağa

Yazgı deyip geçiyor

Gülüyorum

Ömrümün nasır tutmuş sayfalarına….

11 Mart 2009 Çarşamba

SEVGİLİYE 2


sabahı olmayan geceler
düş kırıntılarım
ve sen
celladım olurdunuz
gün yüzünü
karanlığa gömünce.

.....yalnızlığım olurdu
o yorgun kaldırımlar...

tüm karanlıklara inat
içimi senle ısıtıp
seni bekliyordum
geceyi güne devirip
seni görebilmenin telaşıyla.

.....heyecanım olurdu
o yorgun kaldırımlar...

önce
gözlerinin ışıltısı belirirdi
uykusuz geçen
gecemin ardından
bahar kokun
düşerdi içime
gün gibi.

.....gülen yüzüm olurdu
o yorgun kaldırımlar...

kim bilir?
kaç gece sensiz
ve sessiz
düş kırıntılarıyla
sabahı bekledim
ve kim bilir?
kaç sabah seni
bulup bulup yitirdim.

.....gözyaşlarım olurdu
o yorgun kaldırımlar...

işte yine geliyorsun
işe geç kalmanın telaşıyla
zamansız adımlarının
bıraktığı iz
fırtınalar koparıyor
yine yüreğimde.

.....şahidim olurdu
o yorgun kaldırımlar...

zaman
ertelenmiş saatleri
gösteriyor yine
bir bilsen içimdeki fırtınayı
içime akıtıp gözyaşımı
dönerken sensizliğe.

.....sensizliğim olurdu
o yorgun kaldırımlar...

bir bilsen
yarattığın o boşluğu
ve sensizliği
bir bilsen
sevgili.

.....düş kırıntılarım olurdu
o yorgun kaldırımlar...



oyun

SANA DAİRDİ....

sana dairdi tüm birikimlerim...
yokluğunda kayboldu tüm hayallerim
aşka ait ne varsa elimde avucumda
bozdurdum bir hazan sabahında...

Sevgiliye 1

Ellerin elime değdiği anda
Bir beyaz kuş olurdu yüreğim, sığmazdı benliğime
Çırpınır kanatlanmak isterdi
Uçmak isterdi gözlerinin derin maviliğinde…

Gözlerin gözlerimle buluştuğunda
Bir kızıl kor olurdu yüreğim, sığmazdı benliğime
Delicesine taşabilmek isterdi
Yanmak isterdi dudaklarının sessiz ürperişinde…

Sözlerin düşüncelerime dokunduğunda
Bir devrimci olurdu yüreğim, isyan ederdi benliğime
Özgürce sevebilmek isterdi
Unutulmamak isterdi yaşamının her döneminde…

YİNE BİR KIŞ GÜNÜ….

Zaman kayıp gidiyor avuçlarımdan
Hazan mevsiminde sürüklenip giden
Dalından yeni koparılmış yaprak misali…
Savrulup gidiyoruz
Durmadan,duraklamadan
Sesizce akan, ağladıkça coşan bir nehir gibi…
Yokluğun bir elem yıllardır ,
Kapanmayan derin bir yarasın yüreğimde….
Kim bilir nerdesin,kiminlesin şimdi
Sen de düşünüyor musundur beni
Benim seni düşündüğüm gibi???
Oysa nicedir….
Sessizce söylediğim yanık sevda şarkısısın içimde……
Eski bir kemanın tellerinden dökülen notalar
Sızlatırken içimi
Ben tutarım yokluğunun yasını
Salt bir elvedayla ayrılmıştım senden
Yine kavuşuruz umuduyla….
Gelmedin…nasip olmadı görmek bir daha
Söz vermiştin oysa söz vermiştin bana……
Konuşmadım ,konuşamadım sevdiceğim
Dilimden dökülmedi heceler
Gülmedi yüzüm eskisi kadar
Yaşar gibi yaptım sadece
Bıraktığın yerdeyim
yine bir kış günü…
Bir istasyon kenarında
Bekliyorum seni…
Kar taneleri düşerken ağarmış saçlarıma
Düşen bir damla gözlerimden
Yere sessiz ,sitemsiz…
Bıraktığın yerdeyim
Yine bir kış günü…
Bekliyorum seni..
Belki gelirsin,gelirsin umuduyla…
yine bir kış günü..bir istasyon kenarında

BU KADAR SEVMEDİM Kİ


oyun




Dönemem terk ettiğim hiç bir yere
Dolaşıp duruyorum sokaklarda
Dilimde o son duam
Ben hiç kimseyi bu kadar sevmedim ki
Sonsuzluk gibi çıkıyordu
Bu söz içimden
Umutsuz bir yakarış gibi
Hiç bitmeyecek bir hasret gibi
Ben hiç kimseyi bu kadar sevmedim ki