19 Ekim 2009 Pazartesi

Git Başımdan Aşk Kafam Karışık

Sevmek diyorlar ya adına
İnanmıyorum onlara
Ayrılıkla bitiyor ya her sevda
Düşmüyorum o tuzaklara

Ben sana aşk diyemiyorum
Gözlerimi açtığımda ayrılık oluyorsun
Sevmekte yetmiyor o vakit

Bitmeyen bir şey yok bu dünyada
Sevmemek mi gerek acaba
Bu dünyayı
Seni mesela…

Mümkün müdür ki böyle bir şey
Senin adın aşk
Soyadın ayrılık

Sevsem bir türlü sevmesem olmuyor
Firar eder oldu aklım

Dokunmayın bana
Kafam karşık
Faili meçhul aşkların sorgusundayım

Git başımdan aşk kafam karışık….

18 Ekim 2009 Pazar

sessiz şiir....

umuda sarılırım her gece korkuyu yere çalarak
ayrılıklarım ölüm sessizliği tadında
hep bir fısıltı duyarım ''evet gelecek'' diyen
bekler dururum yürek çırpınışlarımla

gece sessiz
gece ürkek
gece pusuda
ben hep ayrılıklarda
ne olur sanki konuşabilsem,
konuşturabilsem sevgimi
paylaşabilsem yokluğunu
sessizce ağlayabilsem…

yapsam
yapabilsem
tutunabilsem
girebilsem düşlerine…

(Aşk ayrılıklar saklar yüreğinde
Ayrılıklarsa aşkı saklar düşlerinde)

3 Eylül 2009 Perşembe

seni seviyorum

Sustuklarımı büyüttüm içimde... Sustuklarımla kocaman bir aşk inşa ettim yüreğimde ve inandım hep, sırf sen inanıyorsun diye...

Hani diyorsun ya; aşk içinde kalanlardan ibarettir diye.
Öyle çok biriktirdim ki seni içimde...
bir tek gözyaşlarımla birlikte çıkabildin dışarı.Yağmur gibi düştü yaşlar yüreğime..her seferinde çarpardı ya şu minik kalbimin duvarına ah ne çok acırdı bir bilsen..
...ve geceler o ayaz mı ayaz geceler..
el ayak çekilmişken etraftan çıkıveriyorsun hayata..
Gözlerinle konuşuyorum...
İçimde kalanları, sustuklarımı gözlerine anlatıyorum.
Sonra bakıyorum ki, dışarıda güneş dağların arasından haylazca doğmaya hazırlanıyor; tekrar içime hapsediyorum seni...
Seni, hayalini, sevgini ve o gözlerini...
Yüreğime yüklüyorum seni ve sana dair her şeyi,
ve susuyorum hep yaptığım gibi..

Her gece aynı yara aynı hüzün baz zamanlar tüketiyorum
Yokluğuna ağlayış ve varlığını arayışla geçiyor ömür.
Haykıramadığım o iki kelimeyi içimde saklamak ve dilimin ucundan sana bırakıyorum;

"SENİ SEVİYORUM"...

Ve sana dair tek bir şey biliyorum..senin dudaklarının arasından kaçan tek cümleyi..
"aşk söyleyebildiklerin değil söyleyemediklerin, yani içinde kalanlardır..."

zamansız günler...

zaman erir gözlerimde
nihayetsiz bir sel olur
akıp gider ellerimde
ve ben
zamansız günler yaşarım böyle...


aşina değildir bana saatler
dolaşırım ufuksuz sahillerde
ne kadar vakıt geçer bilemem
zamansız günler yaşarım böyle ben...
gözyaşlarımda hasret okunur
düşüverir yıldızlar gökyüzünden
her geçen saniye sanki düş olur
zamansız günler yaşarım böyle ben...:

Hiç söylenmemiş sözlerim vardı

Hiç söylenmemiş sözlerim vardı
Ve adına yazdığım şarkılarım.
Gökkuşağına binlerce renk verecektim
Dünya rengarenk olacaktı.
Muytluluğunu maviye, beyaza,
Mora çalacaktım.
Olmadı, yarıda kaldım.

Unut dediğin de zaten gökkuşağı
Rengini almıştı.
Gözlerimdeki yaş perdesinin ardından
Baktım, sekizinci renk siyahtı.

sanki dokunmazdı çocukken ağlamak..

Küçük bir çocuktum sadece..

her gece başka bir dünyanın sabahına uyanacağını sanarak gözlerini kapayan..

Minik bir soluktum öylece.. her sabah aynı evin aynı duvarına bakarak gözlerini açan..

Tuhaf bir umuttum sadece.. her gece yastık altı ağlayan..

Masum bir buluttum öylece.. şehrin pisliğinde maviliğini beyazlığını unutan..

Suskun bir sorundum sadece... acılara boğulursam nefesim kesilir ölürüm sanan..

büyüdüm büyütüldüm mecbur bırakıldım koştum koştum soluksuz kaldım sıradanlaştım

umutsuzlaştım kirlendim yağdım konuştum çözüldüm kesinleştim ümitsizdim.anladım..

büyümek koşmaktı

koşmak nefessiz kalmaktı

nefessiz kalmak sıradanlara özgüydü

sıradanlar umutsuzdu

umutsuzlar kirlenmişti

kirlenenler dolup taşıp yağmıştı

yağdıkça konuştular

konuştukça çözüldüler

kelimeleri gittikçe kesinleşti

keskin kelimeler ümitlerini yıktı

yok oldular hepsi

VE ADINA HAYAT DEDİLER BUNUN

24 Mayıs 2009 Pazar

Birgün Seni Sevdiğimi Anlarsın

Uykuların kaçar geceleri
Bir türlü sabah olmayı bilmez
Dikilir gözlerin tavanda bir noktaya
Deli eden bir uğultudur başlar kulaklarında
Ne çarşaf halden anlar, ne yastık
Girmez pencerelerden beklediğin aydınlık
Kapanır yatağına çaresizliğine ağlarsın
Onun unutamadığın hayali
Sigaradan derin bir nefes çekmişçesine dolar içine
Sevmek neymiş birgün anlarsın

Birgün anlarsın aslında herşeyin boş olduğunu
Şerefin, faziletin, iyiliğin, güzelliğin
Gün gelir de sesini bir kerecik duymak için
Vurursun başını soğuk taş duvarlara
Büyür gitgide incinmişliğin, kırılmışlığın
Duyarsın ta derinden acısını çaresiz kalmışlığın
Sevmek neymiş birgün anlarsın

Birgün anlarsın ne işe yaradığını ellerinin
Niçin yaratıldığını
Bu iğrenç dünyaya neden geldiğini
Uzun uzun seyredersin de aynalarda güzelliğini
Boşuna geçip giden yıllarına yanarsın
Dolar gözlerin için burkulur
Sevmek neymiş birgün anlarsın

Birgün anlarsın sevilen dudakların
Sevilen gözlerin erişilmezliğini
O hiç beklenmeyen saat geldi mi
Düşer saçların önüne ama bembeyaz
Uzanır gökyüzüne ellerin
Ama çaresiz, ama yorgun, ama bitkin
Bir zaman geçmiş günlerin uykusuna dalarsın
Sonra dizilir birbiri ardınca gerçekler acı
Sevmek neymiş birgün anlarsın

Birgün anlarsın hayal kurmayı
Beklemeyi
Ümit etmeyi
Bir kirli gömlek gibi çıkarıp atasın gelir
Bütün vücudunu saran o korkunç geceyi
Lanet edersin yaşadığına
Maziden ne kalmışsa yırtar atarsın
O zaman bir çiçek büyür kabrimde kendiliğinden
Bir gün seni sevdiğimi anlarsın

Ümit Yaşar Oğuzcan